GELENEKSEL EĞİTİM ANLAYIŞININ ÖTESİNDE SIRADIŞI BİR OKUL…

Eğitim Felsefemiz

Çocuklarımızın eğitim ve gelişim süreçlerinde tüm ekibimizin temel yaklaşımı “3S” kuralıdır. 3S kuralı sevgi, sabır ve sükunetten oluşmaktadır. Yaptığımız her şeye sevgimizi katacak, her çocuğun değerleri içselleştirme ve öğrenme süreçlerinin farklılık göstereceğini dikkate alıp sabırla öğretmeye devam edecek, tüm bu süreçlerde bakış, dokunuş ve iletişimimizde sükunetimizi korumaya devam edeceğiz.

Çocuklarımızla değindiğimiz her bir konunun görsel/işitsel olarak bütünleştirilebilmesi, kavramların gerçek hayatta karşılık bulması ve yaparak/yaşayarak öğrenme deneyimlerinin artırılması amacıyla düzenli olarak geziler düzenlemekteyiz.

Bununla birlikte, bilim, sanat, spor, tarih ve diğer bir çok alanda  ismi bilinen değerli kişilerin çocuklarımızla düzenlediği toplantılar, çocuklarımızın meraklarına yerinde cevap bulmamıza ve yollarına ışık tutmamıza yardımcı olmaktadır.

“Kuşaktan Kuşağa Öyküler” başlığı altında, emekli olmuş “tecrübe hazineleri” olan dede ve nineler, çocuklarımız ile buluşturulmakta ve hayata dair deneyimleri kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır.  Bu uygulamanın, kimlik oluşumu, karakter gelişimi, kültür ve geleneklerin aktarımında değerli katkılar sunduğu görülmüştür.

 

Önce Çocuk Anaokulu

Okul öncesi çocukluk döneminde “sağlıklı” bir bireyin oluşum sürecinde çocuğun sosyal, biyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarının eksiksiz olarak karşılanması hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda sosyal açıdan çocukla dolaylı veya dolaysız temas kuran okul, aile ve çevre faktörlerinin optimize edilmesi gerekmektedir. Psikolojik açıdan her çocuğun kendine ait özellikleri olduğu unutulmadan, çocuğun yaşına ve bireysel özelliklerine göre iletişim kurulması ve bu iletişimin  evde, okulda ve sokakta aynı düzeyde ciddiyetle ve düzenle sağlanması zaruridir.  “Sağlıklı” bir çocuk olmanın diğer bir parametresi ise biyolojik sağlığının korunması ve geliştirilmesidir. Erken çocukluk döneminde, özellikle fiziksel ortamın çocuğun güvenliğini sağlayacak özellikleri taşıması oldukça önemlidir.

Beslenme programı, günlük kalori gereksinimi hesaplanarak sağlanmalı, besin içerikleri protein, karbonhidrat ve yağ oranları ile vitamin, mineral ve diğer gıda gereksinimleri dengeli bir şekilde karşılanmalıdır. Bu bağlamda üç ana, üç ara beslenme konsepti kapsamında çocuklarımızın dengeli beslenmesi mutlaka sağlanmalıdır. Bu yaş grubunda fiziksel gelişimi etkileyen diğer bir faktör ise çocuğun endokrin sistemidir. Endokrin sistem, özellikle ideal kilo oluşumu ve ergenlik sürecinde çok etkili olduğu dikkate alındığında okulumuzun bu amaçla, “katkısız” ve “doğal gıda” sağlama sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda “paketlenmiş ve katkılı” gıdalardan uzak durulacak, “gazlı içecekler” asla tüketilmeyecektir. Katkılı ve korucu içerikli gıdaların “erken ergenlik”in tetikleyici unsurları olduğu unutulmamalıdır.  

Biyolojik sağlığın diğer önemli bir parametresi ise “hareket”tir. Bu yaş grubu çocuklarımızın “oyun çocuğu” oldukları dikkate alındığında “hareket” ve “spor”u eğitimin vazgeçilmez bir ana parçası haline getirmek gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Spor programlarının planlamasında çocuğun yedi duyusu ile fiziksel yapısının entegre ve koordineli çalışmasını sağlamak  ana hedefimiz olacaktır.

Özetle ifade etmek gerekirse çocuğun “güvenli” bir ortamda, dengeli ve sağlıklı “beslendiği”, “spor”un hayatının bir parçası olduğu “sevgi” ile iletişimin sağlandığı bir ortam sağlamak ortak gayemiz olacaktır. Tüm bunların sağlanmasında “önce çocuk” diyecek, bu koşulların sağlanmasında hiçbir şekilde taviz verilmeyecektir.  Bu bağlamda, anne babayı karşıda değil, “yanımızda” konumlandıracak, karar süreçlerinde beraberce hareket etme koşulları sağlanacaktır.